BEDENSEL VE RUHSAL BAĞIŞIKLIK İÇİN AKTİVASYON

 

Değerli Öğrencilerimiz,

Birinci Dünya Savaşı’nda salgın haline gelen İspanyol gribinden sonra COVID-19 gibi bir salgının dünyada görülmediği bildirilmektedir. COVID-19 başta sağlık olmak üzere globalleşen dünyada ekonomik, sosyal ve bireysel yaşam tarzları açısından dramatik zorluklara neden olmuştur.  Virüsün en önemli hasarı solunum sistemine doğrudan zarar verme, bağışıklık sistemini bozma, altta yatan tıbbi koşulların şiddetlenmesi ve nihayetinde organ sistemindeki işlevsizlik ile insan sağlığının giderek bozulmasıdır. Bu nedenle devletler nezdinde çeşitli önlemlere gidilmiştir. Karantina ve sosyal mesafe de bunlardan bazılarıdır. Karantina ve fiziksel inaktivasyondan (hareketsizlikten) kaynaklı yaşam tarzlarında hem bireysel hem toplumsal bazda dramatik değişiklik meydana gelmiştir. Örneğin; araştırmalar hastaneye yatış ve yatak istirahatine bağlı hareketsizlik ve sürekli karantina ve sosyal mesafeden kaynaklanan fiziksel hareketsizlik, organ sistemlerinin viral enfeksiyona direnme kabiliyetini azaltma ve bağışıklık sisteminin zarar görme riskini arttığını bulmuştur. Hatta yapılan son araştırmalar COVID-19’un solunum, kalp-damar, kas-iskelet sistemleri ve beyini etkilediğini açıkça belirtmiştir. COVID-19’a enfekte olan hastaların % 36.4'ü baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, baş dönmesi gibi nörolojik semptomlar geliştirmiştir.

 Varoluşundan bu yana neslini sürdürmeyi başarmış olan insanoğlu için işlevsel başa çıkma mekanizmalarını aktif hale getirmek sanıldığı kadar zor değildir. Peki, böyle bir zorluk karşısında ne yapmalı? Öncelikle umutsuzluk, panik ve korkuyu hafifletmek için iyimser ve olumlu tutum geliştirmeye çalışılmalıdır. Çünkü stres, korku ve kaygının optimal seviyenin üzerinde olduğu koşullarda düşünme süreçleri olumsuz etkilenmektedir. Koronavirüsün bir kişiye verebileceği zarar ve acı yalnızca yaş, cinsiyet, ırk, tıbbi koşullar gibi faktörlerle değil, aynı zamanda pandemi sırasında bireyin yaşam tarzıyla da ilgilidir. Birden fazla koşulun oluşturduğu yukarıda bahsedilen (ilk paragrafta) olumsuz tablonun oluşumunu engelleyebilmek ya da azaltabilmek bireyin elinde olan önemli bir güçtür. Zihinsel sağlığımızın bağışıklık sistemimizle bir bağlantısı olduğunu düşündüğümüzde, virüs enfeksiyonuna karşı bireysel dirençle doğrudan ilgilidir. O zaman bize bu kadar zararı olabilen bir düşmana karşı savunmamız daha güçlü hale getirmeliyiz. Bedensel ve ruhsal bağışıklığımızın güçlenmesi için en büyük silahlarımızdan biri: ‘Aktivasyon’dur. Sağlık Bakanlığı, aktivasyonun (hareketin) bedensel ve ruhsal sağlığımız üzerine olan etkilerini aşağıdaki gibi bildirmiştir:

  • Kas kuvvetini korur ve kasları güçlendirir,
  • Vücut postürünü korur,
  • Yorgunluk hissini azaltır,
  • Kalp ritmini düzenler,
  • Kalbi güçlendirerek kalbe olan kan akışını arttırır ve kalp krizi ge­çirme riskini azaltır,
  • Solunum kapasitesinde artış meyda­na gelir,
  • Düzenli aktivite yapan bireyler sigara bağımlılığından kurtulma ko­nusunda inaktif bireylerden daha başarılıdırlar,
  • Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolünü sağlayarak şeker hastalığının ve kan şekerinin kontrolüne yardımcı olur,
  • Vücudun su, tuz, mineral kullanımının dengelenmesine yardımcı olur,
  • Enerji gereksinimini yağları yakarak karşılama alışkanlığı getirerek metabolizmayı hızlandırır ve kilo alımını önler,
  • Damar yapısına etkileri nedeniyle beyine olan kan akışının artışına bağlı olarak erken demans (bunama) ve unutkanlık gelişim riskini azaltır,
  • Beyinin damar hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
  • Sağlıklı kas, kemik ve eklem yapısı üzerine olumlu etkileri nedeniyle vücut düzgünlüğü ve farkındalığını geliştirerek bedeni ile barışık, özgü­venli bireyler yaratır,
  • Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirir,
  • Kendini iyi hissetme ve mutluluk düzeyini artırır.

Nasıl Bir Egzersiz?

Araştırmalar uzun süreli, yüksek yoğunluklu egzersizin enfeksiyona yatkınlığı artırdığı; orta derecedeki egzersizin ise bağışıklığımızı güçlendirdiğini ortaya koymuştur. Egzersiz yapmaya daha düşük yoğunluklarda ve sürelerde başlamak ve yavaş yavaş ilerlemek iyi bir uygulamadır. Örneğin yürüyüş yapmak, egzersizin en doğal ve pratik şeklidir ve birçok organ sistemi için faydalıdır. Aniden yoğun bir egzersiz programına başlamak bağışıklık fonksiyonunun azalmasına neden olabilmektedir. COVID-19 salgınında sağlıklı bireyler olarak; fiziksel olarak aktif kalmak için sosyal mesafeli egzersizler yapılmalıdır. Sosyal mesafede egzersiz yapmak için bazı bakış açılarının geliştirilmesi gerekebilir. Fiziksel olarak aktif hale gelmek ve hareketsiz davranışı azaltmak, uzun süre oturmaktan kaçınarak, kısa hareket veya aktivite molaları vererek, çevrimiçi egzersiz sınıflarını kullanarak ve hareketi teşvik etmek için telefon uygulamaları gibi mobil teknolojileri kullanarak kolayca başarılabilir. Günün her saatinde kolayca uygulanırken geniş alan veya ekipman gerektirmeyen ev egzersizlerine örnekler arasında yürüme, merdiven çıkma, yiyecekleri kaldırma ve taşıma, şınav, mekik, ip atlama, yoga ve pilates sayılabilir. Örneğin yürüyüş uygun koşulların sağlanabileceği uygun bir egzersiz gibi görünmektedir.  İskelet kasının metabolik hızı, evdeki dinlenme koşullarına kıyasla aktivasyonla/hareketle 100 kat artırılabilmektedir. Bu alandaki uzmanlar günde 10.000 adımı genellikle yüksek bir aktivasyon seviyesi olarak kabul edilirken, 1500 adımı düşük bir aktivasyon seviyesi olarak tanımlamaktadırlar.

Bunlarla birlikte, sosyal izolasyondan kaynaklı depresyon, anksiyete bozukluğu, akut stres bozukluğu, bitkinlik, ilişki sorunları, sinirlilik, uykusuzluk, zayıf konsantrasyon ve korku gibi psikolojik bozukluk/sorunlar üzerinde egzersizin iyileştirici etkisi vardır. Önlemlere uyulurken aktif olunmalı, bu süreçte hareketsiz kalınmamalıdır. Normal çalışma ve dinlenme ritmini korumalı, sağlıklı yemek yemeli, düzenli egzersiz yapmalı, aile ve arkadaşlarla sanal temas (sosyal mesafeyi takiben) da olsa asla ihmal edilmemelidir. “Fiziksel hareket” (egzersizler, spor, dans) ile birlikte “ruhsal hareket” (aile ve sosyal çevre gibi diğerleri ile iletişim halinde olma)’in de önemli olduğu unutulmamalıdır.

 

Sağlıklı ve aktif günler dileriz,

İletişim: odek@yildiz.edu.tr

21-01-2021

ÖĞRENCİ DEKANLIĞI